Peru ve Bolivya
Kısa bir Güney Amerika Macerası 1
(2007 Ekim ayında yapılmış Peru ve Bolivya seyahati izlenimleri)
Peru’ya niye gidilir?
- A) Çocukluğunuzdan beri adını duyup, belgesellerde
izlediğiniz, Dünyanın Yeni Yedi Harikasından biri olan İnka Uygarlığını
efsanevi şehri Machu Picchu Peru’dadır.
- B) Eskiden insanların kutu açarak değil de soruları doğru
cevaplandırarak bir şeyler kazandıkları yarışma programlarının favori
sorularından “dünyanın en yüksek gölü hangisidir?” in yanıtı Titicaca
Peru’dadır.
- C) Bizim kuşağın moda kitaplarından Tanrıların Arabaları’nın
ana konusu, “kesin uzaylılar çizmiştir bunları” misali yeryüzüne çizilmiş ve
ancak uçakla bilmem kaç metre yükseklikten görülebilen semboller yani Nasca
çizgileri Peru’dadır.
- D) And dağları, İnka İmparatorluğu kalıntıları, rengârenk
otantik giysileriyle kırmızı yanaklı Quechua yerlileri, Kolonyal mimarinin
güzel örnekleriyle dolu kent meydanları, Sampona ezgileri, Coca çayı,
İmparatorluk Şehri Cuzco, ve daha bir sürü şey Peru’dadır.
- E) Hepsi.
E şıkkını işaretleyip, uygun bir paket tur da bulduktan
sonra çıktık yola… Fakat maalesef C şıkkına bütçemiz ve zamanımız yetmedi, bir
dahaki sefere artık.
“Peru’ya niye gidilir?”
sorusunun yanıtını yazımın başında verdim ama “Nasıl gidilir?” kısmı kimilerine biraz zahmetli gelebilir.
Amsterdam Shiphol havalimanından saat 10:50 de havalanan KLM
uçağı yaklaşık 12 saatlik bir uçuşun ardından aynı gün saat 16:30’da başkent
Lima’nın Jorge Chaves Havalimanına indi. Yerel saat Türkiye’den 7 saat
geride. Yani İstanbul’da sabah 05:25
İstanbul-Amsterdam uçağıyla başlayan yolculuğumuz toplamda yaklaşık 18.5 saat
sürdü. Fakat dünyanın batıdan doğuya
dönüşünden ötürü bir yedi saat kazandık…KLM’in ekonomi sınıfında, pek de geniş
olmayan koltuklarında geçirilen 12 saatlik bir uçuş insanı ilk başta ürkütse de
uçulan diyarların heyecanıyla katlanıyorsunuz. İlk yarısı sonsuz mavilik Atlantik
ikinci yarısı da sonsuz yeşillik yağmur ormanları üzerinde geçen uçuş uzun da
olsa geçiveriyor.
|
Meşhur Peru vizesi |
Ülkeye girişte bizi ilk karşılayan Avrupa ve Rusya dışında
bir ülkeye seyahat etmenin hafifliği; pasaportumu eline alan Peru’lu görevli
yanındaki arkadaşına “Biz Türklere vize
uyguluyor muyduk ya?” misali bir şeyler soruyor. Diğeri ise hemen yan
tarafında asılı bir listede Türkiye ismini arıyor. Bu kararsızlıkta ben taa
İtalya’lardan, Roma’daki Peru Konsolosluğundan alınmış vizemi “gururla”
göstermeye çalışsam da beni dikkate alan yok. En sonunda Türklere vize
uyguladıklarına kanaat getirip pasaportumda vizeyi buluyor ve mührü basıyor.
(Bu arada Peru vizesini Türkiye’den alamıyorsunuz. Vize için pasaportlarınız
İtalya’ya gidip geliyor).
...
(Peru'ya gittiğim Ekim 2007'de Türkiye'de Peru vizesi alabileceğiniz yetkili bir merci yoktu. Pasaportlarınız seyahat acentası aracılığıyla İtalya'ya gidip gelirdi. "Peru Vizesi" almanın alternatif yolları da seyahat forumlarında gezginlerin sıkça tartıştığı, paylaştığı konulardan bir tanesiydi... Şimdilerde artık Peru Vizesi Türkiye'den de alınabiliyor.)
...
Peru’nun Pasifik Okyanusu kıyısındaki başkenti 8 milyonluk
nüfusuyla Güney Amerika’nın 5. büyük kenti. Şehir; 200 kadar askeriyle çıktığı
bu topraklarda İnka İmparatorluğunu Avrupa’dan getirdikleri çiçek hastalığı
virusünün de yardımıyla dize getirip Güney Amerika’nın büyük bölümünü İspanya adına
ele geçiren Conquistador General Francisco Pizarro tarafından 1500’lü yıllarda
kurulmuş. Havalimanından çıkmadan Lima
haritası edinmek için uğradığımız Turizm danışma deskindeki görevli haritayı
masaya yayıp üzerinde 6-7 bölgeyi kocaman çarpılarla işaretliyor; buralara
gitmeyi aklınızdan geçirmeyin…
Seyahatimiz öncesinde göz gezdirdiğimiz tüm seyahat rehberlerinde
Lima, turistler için güvenli bir şehir
olarak belirtilmiyordu zaten. Neyse ki otelimiz şehrin Turistler için göreceli
güvenli bölümlerinden Miraflores semtinde.
|
Miraflores |
Miraflores; Lima’nın kalburüstü kesiminin yaşadığı, Lima
gençlerinin hafta sonlarında takıldığı, parkları, sinema, tiyatro, sanat
galerisi, restoran, cafe-bar ve mağazalarıyla hareketli bir merkez. Pasifik Okyanusunun
çakıl taşlı plajlarından birdenbire yükselen Chorrillos uçurumlarının hemen
üzerindeki görüntüsüyle bu semt, falezlerin üzerindeki Antalya’yı anımsattı
biraz bana. Bu arada Chorrillos, Miraflores’de uçurumların bulunduğu bölgeye
verilen isim, İspanyolca uçurumlardan denize akan suları tanımlamak için
kullanılıyormuş.
|
Chorillos'dan Pasifik kıyısına iniş... |
|
Larcomar |
|
Miraflores ve uçurumların hemen üzerinde Larcomar |
|
La Dama Juana Restoran |
Miraflores’ deki en popüler mekân Larcomar. Burası
uçurumların üzerine kurulmuş ve içerisinde hediyelik eşya satın alabileceğiniz
mağazalar kadar pek çok pasifik manzaralı
restoran ve cafe-barın da bulunduğu
bir merkez. Akşam yemeğinde bu
restoranlardan birinde hoş da bir sürpriz yaşadık. Kaldığımız otelin resepsiyon
görevlisinin önerisiyle Larcomar’daki “Dama Juana” isimli restoranda rezervasyonumuzu
yaptırdık. Restoran girişinde bizi karşılayan görevli nereli olduğumuzu sordu.
Ardından masamıza geçtiğimizde masanın üzerinde küçük bir Türk bayrağı
duruyordu. Masalarda farklı ülke bayraklarının olduğu açık büfe restoranda Peru
ve Güney Amerika’ya özgü geleneksel danslar eşliğindeki yemek oldukça güzeldi
belirtmeliyim.
|
El Beso |
Miraflores’in bir diğer popüler turist aktivitesi ise Aşk
Parkı gezintisi. Pasifik Okyanusuna yukarıdan bakan Chorrillos uçurumları
üzerindeki bu küçük park 1993 yılında Sevgililer gününde açılmış. Parkı
çevreleyen alçak duvarlarda mozaik resimler ve aşk sözcükleri, parkın tam
ortasındaysa büyükçe öpüşen bir çift heykeli mevcut. Heykeltıraş Viktor Delfin
tarafından yapılmış heykelin ismi El Beso; yani “Öpücük”… Açıkçası pek bir
özelliği olmasa da sanırım aşk adına tüm acentelerin Lima şehir turlarının
ortak duraklarından biri haline gelmiş bu küçük park.
|
Plaza des Armas, Lima |
Conquistator İspanyollar Güney Amerika’daki şehirleri eski
Roma şehirlerinin kareli kâğıdı andıran şeklinde dizayn etmişler. Harita
üzerinde yatay ve dikey dik kesişen sokaklar ve merkezde yer alan ana meydan.
Bu ana meydan da hemen tüm şehirlerde aynı isimle anılıyor; Plaza des Armas
yani “Silahların Meydanı”… Silahların meydanı olarak anılmasının nedeni de
alanın eskiden askeri talim mekânı olması. Ayrıca bu merkezde önemli dini,
askeri ve yönetimsel binalar yer alıyor. İşte Lima’nın Plaza des Armas’ın da da
Lima Katedrali, Lima Başpiskoposu Katedrali, Lima Belediye Sarayı ve Lima
Başkanlık Sarayı yer alıyor. Plaza des Armas (diğer adı; Plaza Mayor)
civarındaki binaların tümü kolonyal stilde ve bölge hem Lima’lılar hem de
turistler için bir cazibe merkezi olduğundan çok sayıda restoran, cafe ve
mağaza mevcut.
|
Lima Katedralindeki Conquistator Francisco Pizarro'nun kabri |
Meydandaki önemli yapı Lima Katedralinde Francisco
Pizarro’nun kabrini görebilirsiniz. Başkanlık sarayını koruyan gösterişli
üniformaları içindeki askerlerin nöbet değişim töreni de ilginizi çekebilir.
Tesadüfen yakaladığımız bu törende askeri bandonun çaldığı müzik, alandaki pek
çok turist gibi benim de gülümsememe neden oldu. Bando tören adımıyla yürüyen
askerler için Simon And Gurfunkel’in “El Condor Pasa” şarkısını çalıyordu.
Sonradan öğrendim ki bu çok bilinen bir Peru ezgisiymiş ve seyahatimiz
süresince gittiğimiz hemen her yerde, ezginin Sampona ile çalınan versiyonuyla
karşılaştık. Şarkının Peru yerlilerinin
hala konuştuğu Quechua dilindeki orijinalinde sanatçı kudretli And Kondoru’na
sesleniyor ve kendisini Machu Picchu’ya, eski İnka krallığına götürmesini
istiyormuş…
Plaza des Armas yakınlarındaki St Francis, bahçesindeki
güvercinleri ve bodrumlarındaki katakomplarıyla ilginç bir katedral ve müze.
Mezarlığa gömülmektense tanrıya yakın olabilmek adına katedralin bodrumlarında
çürümeyi tercih etmiş binlerce kişiden geriye kalan kemikler sınıflandırılmış
ve bugün müzeye dönüştürülmüş dehlizlerde sergileniyor.
Sürecek...